31 Mart 2010 Çarşamba

Yağmurdan Önce


Daha önce 16mm bir kısa filmi olan Milčo Mančevski'nin ilk konulu ve uzun metrajlı filmi olan Yağmurdan Önce, ayrıca Oscar'a aday gösterilmiş ve uluslararası alanda adını duyurmayı başarmış Makedonya filmi olma ünvanını taşır. 1995 yılında bir çok ülkede yılın filmi seçilmiştir. Oyuncu kadrosunun da büyük çoğunluğunu Makedonyalıların oluşturduğu filmin müziklerini de yine Makedon bir grup olan Anastasia yapmıştır.

Bosna savaşı sıralarında geçen film "Kelimeler","Yüzler","Fotoğraflar" başlıklarını taşıyan 3 ayrı film olarak gözüksede başta aslında birbirine bağlantılı tek filmdir. Bir savaş atmosferinde ve politik çalkantıların zemininde talihsiz bir aşkın anlatıldığı ilk film bir Makedonya manastırında geçer. Bir ortodoks rahip, müslüman ve Arnavut kızı saklayarak kendi inançlarına karşı gelir.
İkinci film Yüzler de ise;Londra'da geçer. Genç bir İngiliz kadın, ülkesine dönme hazırlığı yapan Makedonyalı savaş fotoğrafçısı ile, güven veren ve olgun kocası ile ikilemdedir
Üçüncü ve son film "Fotoğraflar" ülkesine dönen Makedonyalı savaş fotoğrafçısı, Makedonya'nın inanılmaz değişimine şahit olur ve anlamaya çalışırken ikinci ve birinci film arasındaki bağlantı da kurulur.

Before The Rain - Best Of du Meilleur Film du Cinéma
Yükleyen kayzersosie. - TV dizilerini ve programlarını online izleyin.

Oyuncular: Katrin Cartlidge (Anne) , Rade Serbedzija (Aleksander) , Gregoiré Colin (Kiril) , Labina Mitevska (Zamira) , Jay Villiers (Nick) , Silvija Stojanovska (Hana)

25 Mart 2010 Perşembe

Ağustosta Rapsodi



1945 yılında belki de insanlık tarihinin en büyük utancı olan, atom bombası, Nagazaki'ye atıldı. Binlerce insanın ölümüne neden olan, bir çok insanın eriyerek öldüğü, bir çok insanı acılar içinde bırakan atom bombası bazı demir yürekli insanları eritemedi. Bu yürekli insanlardan biri de Akira Kurosawa'dır.
Yönetmenin bu filmi, derin acılar bırakan, atom bombasının üzerinde 44 yıl geçmesine rağmen, bu dramı yaşayan insanların, hala nasıl etkilerini üzerinden atamadıklarını, nasıl bir trajedi içinde yaşadıklarını gözler önüne serer.
Kurosawa, atom bombası atıldığında 35 yaşındaydı. Filmi çektiği yıl olan 1991 de ise 81.Filmlerine geleneksellik ve modernizim çatıştığı konulara ağırlık veren Kurosawa'nın neden bu filmi bu kadar geç çektiği ise eleştirmenlerce merak konusu olmuştur.
Gabriel Garcia Marquez ile film hakkındaki röportajında, insanları şoka sürükleyeceği ve katlanamayacağı kesin olan sahneleri hiç çekmediğini, insanların hala atom bombası etkisinden kurtulamadığını, atom bombasının hala Japonları öldürdüğünü söylemesiştir. Bu da Japonya belki yüzyıllar boyunca atom bombasının etkilerinden Japonya'nın kurtulamayacağının gerçeğidir.
Filmin en etkileyici repliği ise; "Bomba atıldığında orada gökyüzünde bir göz açıldı. En korkunç göz. Böylece kardeşimin saçları döküldü ve o utanarak kendini odasına kilitledi, hep o gözü çiziyordu"


Amerika’nın savaşa son vermek bahanesiyle Japonya’ya atom bombaları atmasının üzerinden 44 yıl geçmiştir. Küçük çocuklar, bu felaketin boyutlarından habersiz gizli gizli Amerikan hayranlığı beslerken, dehşeti yaşamış olanlar bile olanları unutmaya ve affetmeye kararlıdır. Çocukları ve torunları tarafından ziyaret edilen yaşlı kadının hikâyesidir anlatılan. Kocasını Nagazaki’ye atılan bombaya kurban vermiştir. Torunlarına zaman zaman o günlerden bahseder. Sanki hem unutmak hem de anılarını yaşamak ister gibidir.

Derken, yıllar önce Hawaii’ye yerleşmiş ve Amerikalı bir kadınla evlenmiş kardeşinin oğlu (Richard Gere) çıkagelir. Gerçi Japonca konuşmakta ve çok kibar davranmaktadır ama ne de olsa Amerikalı görünmektedir. Hiçbiri onun yanında, büyükanne Kane’nin kocasını öldüren bombadan bahsetmez ve Amerikalı akrabayı rencide edecek anılar fazla kurcalanmaz. Fakat genç adam tahmin edilenden fazla hassastır. Yaşlı kadının ve bir arkadaşının kocalarını anmak için yaptıkları sessiz ayine şahit olur. Ona anlatılmayanlar artık açıklık kazanmaktadır. Yaşlı kadından halkı adına özür diler.




Oyuncular:

Sachiko Murase
Richard Gere
Hisashi Igawa
Narumi Kayashima
Tomoko Ôtakara
Mitsunori Isaki
Toshie Negishi
Hidetaka Yoshioka
Choichiro Kawarazaki
Mieko Suzuki

22 Mart 2010 Pazartesi

Japonya'nın Son İmparatoru


"İyi bir yönetmen, iyi bir senaryo ile başyapıtlar üretebilir; aynı senaryo ile vasat bir yönetmen, ancak sıradan bir film yapabilir. Fakat kötü bir senaryo ile çok iyi bir yönetmen bile iyi bir film yapamaz. Bir sinema özdeyişine göre , kamera ve mikrofon , yangını ve suyu birlikte geçmelidirler. gerçek bir film ancak böyle yapılabilir ve güç büyük ölçüde senaryodadır." Akira KUROSAWA
Gelmiş geçmiş en büyük yönetmenlerden olarak görülen ve İmparator lakaplı Akira Kurosawa 23 Mart 1910 da doğmuş, 6 Eylül 1998 de ölmüştür. İki büyük dünya savaşını gören ve atom bomabası felaketini yaşayan Kurosawa, kararan dünyada ve gittikçe kendine yabancılan insanda duyarlılıklarının ölmediğine inanmış ve filmlerinde heo bu umut ışığı beslemiştir. Batı dünyasını kıskandıran nitelikte filmlere imza atmış, düşük bütçeli filmlerde bile dehasını ortaya koymuştur.
1936 yılında sinema endüstrisine adım atan Kurosawa, önce PLC şirketinde yardımcı yönetmen olarak işe başladı.ilk uzun metrajlı filmi Sugata Sanshiro için yinetmen olarak 1943 yılında kamera arkasına geçti fakat film sansüre uğradı. Japon hükümetinin kontrolünde çektiği filmlerde milliyetçi temalara rastlanıyordu. Batı dünyasının adını duymasını sağladığı film ise ona Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan ödülü almasını sağladı ve bu film bir haydutun ormanda bir samurayı öldürüp karısına tecavüz etmesi sonrası, haydutun, samurayın, tecavüze uğrayan kadının ve tüm bunları izleyen oduncunun olayı farklı açılardan anlattıkları film olan Rashomon'du. Bu filmle gerçeğin göreceli olduğunu gösterdi ve yeni çekim ve anlatım teknikleriyle Kurosawa'ya uluslararası alanda başarı getirdi.
60'ların sonunda Tora Tora Tora adlı filmle Hollywood'a giden yönetmen, filmi yarım bırakarak ülkesine döndü. 70'lerin ortalarında Sovyetler Birliği'ne giden Kurosawa, Rus bir subayla Moğol bir avcı arasında yüzyılın başında geçen bir dostluk öyküsünü anlatan Dersu Uzala filmini çevirdi. Film 1976 yılında en iyi yabancı film Oskar'ını aldı .

Filmografisi:

Sugata Sanshiro (Büyük Judo Efsanesi) (1943) Judo Saga
The Most Beautiful (En Güzel) (1944) Ichiban utsukushiku
Zoku Sugata Sanshiro (Büyük Judo Efsanesi II) (1945) Judo Story II
The Men Who Tread On the Tiger's Tail (Kaplan'ın Kuyruğuna Basanlar) (1945) Tora no o wo fumu otokotachi
Asu o tsukuru hitobito Those (Who Make Tomorrow) (1946)
No Regrets for My Youth (Gençliğime Hayıflanmıyorum) (1946) Waga seishun ni kuinashi
Wonderful Sunday (Harika Pazar) (1947) Subarashiki nichiyobi
Drunken Angel (Sarhoş Melek) (1948) Yoidore tenshi
The Quiet Duel (Sessiz Düello) (1949) Shizukanaru ketto
Stray Dog (Kuduz Köpek) (1949) Nora inu
Scandal (Skandal) (1950) Shubun
Rashômon (1950)
The Idiot (Budala) (1951) Hakuchi
Ikiru (Yaşamak) (1952) Living
Shichinin no Samurai (Yedi Samuray) The Seven Samurai (1954)
Ikimono no kiroku (Record of a Living Being) (1955)
Throne of Blood (Kanlı Taht) (1957) Kumonosu jô
The Lower Depths (Ayaktakımı Arasında) (1957)
The Hidden Fortress (Saklı Kale) (1958) Kakushi toride no san akunin
Warui yatsu hodo yoku nemuru (The Bad Sleep Well) (1960)
Yojimbo (Koruyucu) (1961) The Bodyguard
Sanjuro (1962)
Tengoku to jigoku (High and Low) (1963)
Red Beard (Kızıl Sakal) (1965) Akahige
Dodesukaden (Clickety-Clack) (1970)
Dersu Uzala (1975)
Kagemusha (Gölge Savaşçı) (1980) Shadow Warrior
Ran (1985)
Dreams (Düşler) (1990)Yume
Rhapsody in August (Ağustos'ta Rapsodi) (1991) Hachi-gatsu no kyôshikyoku
Madadayo (Not Yet) (1993)

17 Mart 2010 Çarşamba

Gitmek: Benim Marlon ve Brandom


"kim uçurdu acaba kafamı? ben kafam olmadan da yaşarım. çünkü, elim, kolum, bacaklarım var sana ulaşmak için. ve bir de el bombası gibi fırlatıp, tüm kahrolası sınırları havaya uçuracak bir kalbim"

Gerçek bir hayat hikayesine dayanarak çekilen film Gitmek:Benim Marlon ve Brandom, aşkı, aşkın imkansızlığını, ayrılığı, özlemeyi en çok ta gitmeyi anlatıyor.

Türkiye'de bir film çekiminde tanışıp birbirlerine aşık olan Hama Ali ve Ayça'nın yolları, film çekimleri bittikten sonra ayrılır. Hama Ali memleketi Irak'a gitmek zorundadır. Ama aşkları zar zor da olsa bağlanabildikleri telefon görüşmeleri ile sürer. Irak'ta savaşın patlamasıyla zaten zar zor görüştükleri telefon görüşmeleri de kesilir.
Ayça, kendisiyle, çevresiyle va ailesi ile mücadeleye girer ve gözünü karartıp, Hama Ali'nin yanına, Irak!a gitmeye karar verir. Savaşın yoğun bir şekilde sürdüğü Irak'tan kaçışlar, göçler başlamışken, Ayça aşkı uğruna tersine bir yolculuğa çıkar.
Acaba savaş iki sevgilinin buluşmasına izin verecek midir
?

2007 yapımı yönetmenliğini Hüseyin Karabey'in yaptığı dramatik ve politik türde Türk sinema filmi. Hüseyin Karabey'in ilk uzun metrajlı filmi olmak üzere başrollerini Ayça Damgacı ve Hama Ali Khan paylaşmıştır.Filmin çekimleri 2007 yılında Kasım ve Aralık aylarında sırası ile Türkiye'nin İstanbul, Diyarbakır, Mardin, Silopi, Van, İran’ın Urmiye, Irak’ın Erbil ve Süleymaniye kentlerinde 6 bin kilometre yol kat edilerek gerçekleştirildi.

Senaryo yazarlığı Ayça Damgacı ile Hüseyin Karabey tarafından yapılmak üzere Ayça Damgacı ile Hama Ali arasındaki gerçek bir aşk öyküsüne dayanarak uyarlanmıştır. Filmde başrolü paylaşanlar ise gerçek yaşamdaki kendi kişiliklerini canlandırmışlardır. Oyuncu kadrosunda Ayça Damgacı, Hama Ali Khan, Cengiz Bozkurt, Emrah Özdemir, Ani İpekkaya, Nesrin Cavadzade, Mahir Günşiray gibi isimler yer almıştır.

Kısıtlı bütçeyle çekilen bu film belgesel tadı veriyor. Filmin aldığı ödüller ise şöyle;
* 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali
o En İyi Kadın Oyuncu Ödülü – Ayça Damgacı

* 6. New York Tribeca Film Festivali
o En İyi Yönetmen Ödülü – Hüseyin Karabey

* 15. Adana Altin Koza Film Festivali
o En İyi Kadın Oyuncu - Ayça Damgacı

* 25. Kudüs Film Festivali – İsrail
o FIPRECSI Ödülü

* 5. Erivan Film Festivali – Ermenistan
o FIPRECSI Ödülü ve Ekümenlik Jüri Özel Ödülü

* 14. Saraybosna Film Festivali - Bosna Hersek
o En İyi Kadın Oyuncu - Ayça Damgacı

* 45. Antalya Altın Portakal Film Festivali
o En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu – Volga Sorgu

* 21.Tokyo Uluslararası Film Festivali
o En İyi Asya-Ortadoğu Filmi

* Borderlands - 4Filmfestival
o En İyi Film

13 Mart 2010 Cumartesi

Başka Dilde Aşk

"Hiç konuşmadan da anlaşabilir miyiz acaba" İki sevgili hiç konuşmadan anlaşabilir mi? Konuşmayan bir sevgiliye katlanabilir misiniz.

Yeşilçam ödüllerinde en iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu, Turkcell ilk film ödülü dallarında aday gösterilen Başka Dilde Aşk filmi, başka bir açıdan bakıyor aşka. Pekte Türk sinemalarında görmeye alışkın olmadığımız türden bir aşk filmi olan, işitme engelli bir erkekle ona aşık olan bayanın tüm önyargılara karşı duran ve tüm engellemelere karşı yaşadıkları aşkı anlatan bir film. Mert Fırat'ın oyunculuğu göz dolduruyor. Hatta Yeşilçam ödüllerinde en iyi erkek oyuncu dalında benim adayım Mert Fırat'tır.

Onur, kürek takımından arkadaşı Vedat'ın doğum günü partisinde Zeynep'le tanışır. Kalabalık ve gürültülü ortamdan hiç konuşmadan geçen gecenin sonunda Zeynep, Onur'un işitme engelli olduğunu öğrenir. Ama bu durum Zeynep'i, Onur'dan uzaklaştırmaz. İşiyle, ailesiyle sorunlar yaşayan Zeynep, bilmediği bir dünyanın da merakıyla ceketini bahane ederek Onur'a gider. Hiç konuşmadan anlaşabildiği Onur'la huzur bulacağını düşünür.

Bu ilşki Onur ve Zeynep için kendilerini ve hayatı sorguladıkları bir sınav olacaktır.


Başka Dilde Aşk Filmi Fragmanı
Yükleyen Desaccorde. - Filmler ve diziler Dailymotion'da

Yönetmen : İlksen Başarır
Senaryo : İlksen Başarır , Mert Fırat
Görüntü Yönetmeni : Hayk Kirakosyan, R. G. C
Müzik : Uğur Akyürek
Oyuncular : Saadet Işıl Aksoy , Mert Fırat , Emre Karayel , Lale Mansur , Timur Acar , Ayten Uncuoğlu , Metin Çoşkun , Şebnem Köstem , Tuğrul Tülek , Tuna Kırlı

5 Mart 2010 Cuma

James And The Giant Peach


Tim Burton'un Alice'i hazır sinemalarda boy gösterirken, biz eski bir Burton klasiğine göz atalım. Daha önce Tim Burton'un stop-motion filmlerinde görmeye alışkın olduğumuz gotik modeller bu filmde kullanılmamış.

1996 yapımı filmin yönetmeni, daha önce yine bir Tim Burton filmi olan, The Nightmare Before Christmas'ında yönetmenliğini yapmış olan Henry Selick. Fantastik ve eğlence dolu romanların yazarı Roald Dahl (Charlie'nin Çikolata Fabrikası)'ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan film "en iyi müzikal veya komedi/en iyi müzik" dalında sadece Oscar adaylığı ile yetinebilmiştir.

Bulutların içinden gelen dev bir gergedanın anne ve babasını yemesi üzerine, iki cadaloz teyzesi ile kalmaya başlayan James'in önce acıklı öyküsüne tanık oluruz, sonra film eğlenceli bir hal almaya başlar.

Teyzeleri tarafından çalıştırılan, azarlanan, aç bırakılan kısaca tıpkı orta çağ kölesi gibi davranılan James'in en büyük hayali görkemli, rüya gibi bir yer olan New York'a gitmektir. Annesi ve babası yanında artık olamayan James tek başına da olsa bu hayali gerçekleştirmek niyetindedir.

Bir gün kölelik işlerinden birini gerçekleştirmek üzere dışarı çıkan James,yaşlı bir adamla karşılaşır ve yaşlı adam James'e sihirli bilyeler verir. Fakat James bilyeleri yıllardır çiçek bile açmayan şeftali ağacının yanına düşürür ve şeftali ağacı şeftali verir. Bunu gören aç gözlü teyzeleri şeftaliyi almak isterler fakat şeftalinin büyümesi onları durdurur. Dev bir şekilde büyüyen şeftaliyi, cadaloz teyzeleri para karşılığında herkese gösterirler.

James bir akşam şeftali de bir delik bulur ve film stop-motiona dönerek James'e tırtıllarla, örümceklerle, çekirgelerle dolu bir dünyanın kapısını açar. Böylece
James'in macerası başlar.


Disney's James And The Giant Peach (Theatrical Trailer)
Yükleyen NakedBrotha2007. - TV dizilerini ve programlarını online izleyin.