23 Temmuz 2010 Cuma
Asi güzel ve deli
Frances Farmer'ı tanır mısınız? 1 Ağustos 1970 tarihinde ölen bu kadın yapımcıların şartlarına uymadığı için deli teşhisi konarak acımasız tedavilerden geçirilmiştir.
Kendisine ödül kazandıran, Tanrı Öldü adlı kitabını yazdığında aldığı tepkiler yüzünden Amerikan Gizli Servisi Farmer'ın hayatını zindana çevirmek için uğraştı.
Din düşmanı olarak tanınmasını sağlayan kitabını yazdığında 17 yaşındaydı.
Frances Fermer'in annesi avukattı ve toplumsal olaylarla ilgilenip pek çok eyleme katılırdı. Fermer'in aykırı tutumları ve feministliği de annesinden gelmekteydi. Fakat Fermer'ın sesi annesinden daha çok çıktığı ve düşüncelerini yüksek sesle çekinmeden söylediği için tehlikeli olduğu düşündü ve milliyetçi bir kimliğe bürünerek kızının koministler tarafından kışkırtıldığını söylemiştir.
Sinema ve tiyatroya adım atan Fermer, pek çok film aktristinin aksine, pahalı mücevherlerı, ihtişamlı evleri, lüks arabaları kabul etmedi. Çevirdiği filmlerden kazandığı paraları, ihtiyaç sahipleri kadınlarla paylaşmayı tercih etti. Oyunculuk yaparken, sadece kazandığı paraları dağıtmıyor, istenen mayolu pozları vermiyor, alınan kaşlarını geri istiyordu.
Sade ve diğer yıldızlara benzemeyen yaşantısı, 1 Mayıs gösterilerine katılması,Marksist düşünceleri, kameraların dışındaki giyim tarzı yüzünden Hollywood için tehlikeliydi ve Paramount stüdyoları tarafından uyarıldı ve bir star gibi yaşaması gerektiği bildirildi. Fakat star gibi dolaşmayan Fermer'ın yüzüne sinema kapıları tek tek kapandı.
Düşüncelerini yüksek sesle söyleyen pek çok kadın gibi, Fermer'ıda susturmanın yolu bulunmuştu. Önce alkollü araç kullanmaktan 18 ay ceza almış sonra bir kez daha hapishaneye gönderildikten sonra akıl hastanesine kapatıldı.
Önce manik depresif, sonra da paranoid şizofreni teşhisiyle ağır tedavi yöntemleri uygulandı.Şu an kullanılmayan insülin şok tedavisi gördü daha sonra kendisine elektro şok uygulandı ve en kötüsü iddiaya göre lobotomi yapıldı. Her ne kadar inkar edilse de pek çok yerde lobotomiye maruz kaldığı yazmaktadır.
Sırf yaşam tarzı sebebiyle toplumdan dışlanarak gençliğini akıl hastanelerde pek çok kötü ve ağır tedavilerle geçiren Farmer 1 Ağustos 1970 yılında gırtlak kanserinden hayatını kaybetti, son yılları sefaletle geçti.
21 Temmuz 2010 Çarşamba
Yaşayan Efsane Merly Streep
Gelmiş geçmiş en yetenekli aktrist olarak kabul edilen Merly Streep, 2 kez oskar ödülüne layık görülerek ve 13 kez Oskar'a aday olarak, en çok aday olan oyuncu ünvanını taşıyor.
22 Haziran 1949 New Jersey doğumlu olan Streep, Vassar Kolejinde drama okudu ve mezun olduktan sonra Yale Üniversitesi'nde drama bölümünde güzel sanatlar bölümünde master yaptı.
1977 yılında Julia adlı filmde küçük ama önemli bir rol üstlenerek sanat yaşamına başladı. 1978 yılında oynadığı Deep Hunter filminde ise ilk kez Oskar'a aday gösterildi. 1979 yılında ise Dustin Hoffman ile oynadığı Kramer Kramer'e Karşı filmiyle en iyi yardımcı kadın Oskar'ını aldı. 1982 yılında oynadığı Sophie' Choise adlı filmle en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı.
Streep, beyazperdedeki yükselişinin ardından tv dizilerinde de oynamaya başladı. 1978 yılında Holocaust adlı mini dizideki rolüyle ve 2002 yılında Angels in America adlı mini dizisi ile Emmy ödülü kazandı.
Streep, gelmiş geçmiş en yetenekli ve tercih edilen oyunculardan biri olduğunu aldığı ödüllerle de kanıtladı. Sinema, tiyatro ve televizyon dallarında aday olduğu 100’ün üstünde ödülün 50’ye yakınını kazandı. Bunlardan 2 tanesi Oskar Ödülü oldu ve oyuncu halen Oskar’a en çok aday olan sanatçı ünvanını 13 adaylıkla elinde bulunduruyor. Bunlardan 3 tanesi en iyi yardımcı kadın oyuncu, 10 tanesi ise en iyi kadın oyuncu dallarında. Streep, Altın Küre Ödülü’nü en çok kazanan aktris ünvanını 5 ödülle Rosalind Russell ile paylaşıyor. Aynı zamanda Altın Küre Ödülleri’ne en çok aday olan ikinci oyuncu. (21 adaylık)
Bir çok eleştirmen tarafından yaşayan en iyi sinema oyuncusu olarak gösterilen Streep'in Ünlüler kaldırımında bir yıldızı bulunuyor. Rol yaparken her dili mükemmel bir şekilde konuşabiliyor ve Susam Sokağı nın Amerikan versiyonunda onuruna bir Merly Streep karakteri konulmuş.
Oynadığı Filmler ve Rolleri:
7 Temmuz 2010 Çarşamba
Erkeğin Gözyaşları
Senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini yaptığı Sally Potter imzalı film, Sovyet Rusya'daki savaş nedeniyle babasından ayrılmak zorunda kalan Suzie'nin babasının arayışını anlatır.
Suzie'nin babasının para kazanmak ve geçimlerini sağlamak için Amerika'ya gitmeden önce Suzie'nin kulağına söylediği arya ile açılır filmin sekansı. Film boyunca bu duygusal ve etkiliyeci parça bize eşlik ederek, filmin çarpıcılığını perçinler.
Yahudi bir aileden gelen Suzie'nin köyünü bir gün Naziler katleder ve Suzie buradan kaçmayı başarır. İngiltere'de bir ailenin yanında yahudi kimliğini saklayarak evlatlık olarak büyütülür. Müziğe olan ilgisi ve güçlü sesi sayesinde şarkı söyleyen bir dans topluluğuyla Paris'e gitmeyi başarır. Lola ile de bu sayede tanışır.
Aynı dans grubunda yer alan Lola ve Suzie resmi bir partideki gösterilerinde çingene Cezar ve partinin baş konuklarından biri Dante ile tanışırlar. Lola, Dante ile beraberlik yaşarken, birbirlerine aşık olan Cezar ve Suzie'nin yolları, yahudi kimliğinin ortaya çıkmasıyla ve Nazilerin Paris'teki yahudileri toplaması ile ayrılır. bu katliamdan kaçmak ve babasının izini bulmak için Amerika'ya yolculuğa çıkar.
Film boyunca hüzünlü olan Suzie, bize yahudi katliamın etkilerini tekrar hatırlatırken, Lola karakteri de yine bu savaş yüzünden Rusya'da yaşayan aydınların içine düştükleri zor durumları hatırlatır.
Yönetmen: Sally Potter
Oyuncular: Christine Ricci(Suzie), Cate Blanchett(Lola), Cezar(Johnny Deep), John Turturro(Dante)
Suzie'nin babasının para kazanmak ve geçimlerini sağlamak için Amerika'ya gitmeden önce Suzie'nin kulağına söylediği arya ile açılır filmin sekansı. Film boyunca bu duygusal ve etkiliyeci parça bize eşlik ederek, filmin çarpıcılığını perçinler.
Yahudi bir aileden gelen Suzie'nin köyünü bir gün Naziler katleder ve Suzie buradan kaçmayı başarır. İngiltere'de bir ailenin yanında yahudi kimliğini saklayarak evlatlık olarak büyütülür. Müziğe olan ilgisi ve güçlü sesi sayesinde şarkı söyleyen bir dans topluluğuyla Paris'e gitmeyi başarır. Lola ile de bu sayede tanışır.
Aynı dans grubunda yer alan Lola ve Suzie resmi bir partideki gösterilerinde çingene Cezar ve partinin baş konuklarından biri Dante ile tanışırlar. Lola, Dante ile beraberlik yaşarken, birbirlerine aşık olan Cezar ve Suzie'nin yolları, yahudi kimliğinin ortaya çıkmasıyla ve Nazilerin Paris'teki yahudileri toplaması ile ayrılır. bu katliamdan kaçmak ve babasının izini bulmak için Amerika'ya yolculuğa çıkar.
Film boyunca hüzünlü olan Suzie, bize yahudi katliamın etkilerini tekrar hatırlatırken, Lola karakteri de yine bu savaş yüzünden Rusya'da yaşayan aydınların içine düştükleri zor durumları hatırlatır.
Yönetmen: Sally Potter
Oyuncular: Christine Ricci(Suzie), Cate Blanchett(Lola), Cezar(Johnny Deep), John Turturro(Dante)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)